KİTAPLIK

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Kitaplık

Cranwell Hatıraları  “Bir Havacı Teğmenin Güncesi” 

Canip Orhun / Yapı Kredi Yayınları,  İstanbul, Temmuz 2004, 239 sayfa. Metin içinde resimler. İlk basım

Yorum : Ahmet Dönmez


      

Emekli Kurmay Albay  Canip Orhun 2002 yılında İstanbul’da öldü. Ölümünden sonra çocukları tarafından yayınlatılan  anıları, onun  İkinci Dünya   Savaşı sırasında, Kraliyet Hava Kuvvetlerinde uçuş eğitimi için İngiltere’ye gönderiliş ve bu ülkedeki yaşam öyküsüne ait günlükler.  Ciddi bir yayınevi tarafından basılan ve özenli  bir düzelti sürecinden geçtiği anlaşılan  anıların büyük bir bölümünü oluşturan gidiş   öyküsü gerçekten çok ilginç. Savaş nedeniyle, Avrupa ve Akdeniz’den ulaşımın son derece tehlikeli[1]  olması nedeniyle  Canip Orhun’un da içinde bulunduğu kafile, Adana – Halep – Beyrut ve Kahire üzerinden Süveyş Kanalını geçerek, Cibuti üzerinden bu günkü   Tanzanya’nın eski başkenti Darüsselam’a geliyor. (Düşünün: 1943’de Tanzanya....yani,  eski Alman Doğu Afrikası !) Durun: yolculuğun daha yarısına bile gelmedik. Buradan Madagaskar’a geçiliyor. Madagaskar üzerinden Ümit Burnu  geçilip Batı Afrika  kıyılarından, sonunda  15 Haziran 1943’de Liverpool’a ulaşılıyor. Bir martta Ankara'dan başlayan bu eski tabirle “akıllara durgunluk veren”  dört aylık yolculuk  ve sonrası,  aslında  21 yaşında bir gencin bindokuzyüzkırklar Türkiyesinde başına gelebilecek en iyi şey. Yolculuk süresini  etrafındaki kişilerde pek rastlanmayacak bir bilinç ve duyarlılıkla gözleyerek, öğrenerek, kendini eğiterek geçiriyor.

      Gerek yolculuk gerekse  İngiltere’de geçirdiği aylara ilişkin bu anılarda  kimi zaman içinde bulunduğu “zamanlar” a özgü naifliklere rastlansa da, çevre ve kendi ile ilgili gözlemleri oldukça  nesnel. Canip Orhun belki kafiledeki en başarılı öğrenci değil ama, en  duyarlı bilinçli ve sanırım da en yakışıklı subay adayı! Gelişmiş bir batı toplumunda kadın erkek ilişkilerinde yer alan serbestlik, (bu serbestliğin bolca tadını çıkardığı da satır aralarında  keyifle seziliyor) Sosyal ilişkiler, sağlık, teknoloji,  ama  herşeyden önemlisi insan malzemesinin kalitesi onu derinden etkiliyor. Kitabın tümündeki bu  “farkında oluş” çok etkileyici açıkçası.

   Bindokuzyüzkırkbeş baharında eğitimini bitirip yurda döndükten sonra,  batı dünyasında bir süre yaşayıp dönen her Türk aydınının yaşadığı bunalımı  yaşaması kitabın buruk olan tarafı. Atandığı birlik, yaşadığı kent, çevresindekilerin hayata karşı tavrı karşısında nasıl derin bir mutsuzluğa gömüldüğünü okumak  oldukça üzücü... Anılar ekim 1945 tarihinde sona eriyor. (Belki de basılan bölümü) Fakat,  bu  travma ve belki beraberindeki isyan duygusu 1960’da Kurmay Albay Rütbesi ile ordudan ayrılışına dek sürmüş  gibi görünüyor.

 Bu anılar tipik havacılık veya pilot  öyküleri içermiyor. İçinde öyle; “Paşa’nın elini öptüm. Bak oğlum, sen bizin en iyi subayımızsın, Hadi,yüzümüzü kara çıkarmayasın dedi” veya “Bir atışlar yaptım Las Vegas’ta, aklınız durur. Ertesi sabah Amerikalı subaylar yanıma gelerek, aferin sana Captain dediler” tipi  kurgular yok. Ama; sıradan olmayan bir subayın, sıradan olmayan  zamanlar ve mekanlara ait anıları ilginizi çekiyorsa, mutlaka okuyun...

 İyi Okumalar ...

 Ahmet Dönmez


 


[1] İngiltere’ye İkinci Dünya Savaşından önce sipariş edilen denizaltıları teslim almak üzere gönderilen Deniz subayları ve eğitim için seçilmiş 20  Hava Harp Okulu öğrencisi ve bir grup sivilden oluşan 200 kişi  Refah şilebi ile, Mersinden Port Said’e gitmek üzere yola çıkarlar. Haziran 1941. Limandan 50 mil açıkta bilinmeyen bir ülke denizaltısı tarafında torpillenerek batırılan, Köhne, telsizi bile olmayan Refah şilebinden sadece 32 kişi kurtulmuş, 168 kişi boğulmuştur.  Ciddi bir ihmal sonucu yaşanan  bu  olay yakın tarihimizde “Refah Faciası” olarak bilinmektedir.

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.