|
Anasayfa Makaleler anamenü |
Ümitsiz Müdahale |
Ahmet Dönmez |
Forumların Gücü Adına ! Sanki giderek çığrından çıkan, altyapısı gelişkin bir sirke dönüşmüş forum kültürü/folklörü/soytarılığı hakkında, diş ve düş gıcırtıları arasında aklıma gelenleri yazmak istiyorum bir süredir. Bu gözlem ve yargıların bazıları nesnel, kimisi ise sözünü ettiğim gıcırtılarının eşliğinde şekillenenler. Modelcilik hobisi içinde önemli bir yere sahip bu alacakaranlık kuşağı ile ilgili gözlemlerin kişisellikten uzak olmasına çalışacağım elden geldiğince. Ancak, oyuncuların bir kısmı son derece belirgin karakteristiklere veya karikatüristiklere sahip. Dolayısıyla, yazıya konu mecraları fazla dikkatini vermeden takip eden biri bile, yazının kapsamındaki kişileri -özellikle kaçınmama rağmen - kolayca tanıyacaktır. Bunun için baştan özür dilemek aklıma gelen tek şey... Çünkü gerçekten, kişisel ve gündelik didişmeleri konu alan bir yazı değil bu. Amacım sadece basit gözlem ve saptamalarda bulunmak, insanları aşağılamak veya hakaret etmek hiç değil. Sanırım son on yılda yaşamın her alanına yönelik yaygın internet kullanımından en çok faydalanan ilgi alanlarından biri de modelcilik oldu. Bu son derece faydalı, yapılan işlerin, kazanılan deneyimlerin ve tüm bilgi birikimin paylaşılmasına yarayan organizma yıllar içinde kahramanlarını ve anti kahramanlarını, jargonunu, tavır ve klişelerini geliştiren bir kültüre dönüştü. Kültürel sığlık, ya da daha geniş olarak yaşamsal sığlık aksını takip ettiğinizde de, ulaştığınız yer modelcilik forumları bence. Oyunda rol almayı tercih eden, belki de buna can atan forum katılımcılarının platformdaki tek ortak noktası, değişen düzeylerde modelciliğe duydukları ilgi ve becerileri. Fakat onları buluşturan ilginin yanısıra, oyuncular beraberlerinde, sanırım aslında getirmeye can attıkları bir sürü tavır – hadi daha açık konuşayım - karakter defosunu da taşıyorlar yanlarında[1]. Bu defoların bazı çok can sıkıcı olanları bile; kimi zaman değer yargısı birlikteliği, yapılan işlere duyulan hayranlık, kişinin demagog olarak becerisi nedeniyle çeşitli sayıda insan tarafından görmezden gelinebiliyor. Sanırım, bir forumu okumanın ya da yazmanın büyüsü biraz da burada. Dikizlemenin hazzı... Kişileri tanımlamamın tek yolu; bastıkları model resimleri, kendilerini ifade ediş tarzları, bazen de resimleri! Başkalarını kendinize hayran bırakmanın ve başarılı olmanın, gündelik hayatta rastlanmayacak kadar kolay bir yolu forumda yer almak... Sizi ve yaptıklarınızı beğenmeye hazır izleyici grubu önünde ne kadar bilgili, tecrübeli akil olduğunuzu gösterebilirsiniz. Kullandığınız takma ad, fotoğrafınız, yazılarınız altındaki imza olarak kullanılan slogan, deyiş vs... Günlük yaşantınızla ilgili, mizansen boyutlarında dolaylı ipuçları da çabanızda işe yarayabilir. Kötü bir şey de değildir belki! Eleman tiplerinin çok çeşitlilik gösterdiği bu mecrada genel dürtü: kendini göstermek... Model yapmak oldukça zor, çok çeşitli araç gerecin çeşitli alanlardaki bilgi ve tecrübe ile seferber edildiği karmaşık bir süreç. Başından başlayıp sonuna kadar gitmek her aşamayı hakkını vererek geçmek, dediğim gibi epey zor. Büyük ölçüde zaman, plastik ve malzeme harcayarak yapılabiliyor ancak. Bu şekilde; becerilemeyen ama çok da istenen, özlem duyulan sonuç ürün yerine, kendini bu konuya ilişkin teknik konularda bilgi ile öne çıkarma çabası oldukça yaygın bir kendini gösterme şekli.[2] Günün birinde şöyle bir konuşmalarına tanık olacağımı düşünürüm hep: – Mistır Becır var ya, karısı büyük halamın eltisi olur.. Benim sünnetimde de yarım altın takmıştı...Askerdeyken hafta sonları onlara evci çıkarmış Babam!
Forumların Efendisi Bir zamanlar bir abi vardı: “Önünde saygıyla eğiliyorum bilmemkim abi” falan diye başlayan girizgahlarla akıl fikir sorulurdu. Ortalamanın üzerindeki yaşı, ağırbaşlı tavırları, eğitici öğretici üslubu, ortaya koyduğu işlerle saygı ve beğeni toplamıştı. Kendisini ve çalışma mekanını çeşitli vesilelerle bastığı fotograflarla tanıdığımız bu sofistike abi günlerden bir gün, üyesi olduğu uluslararası model topluluğun kendisini çok özel bir yarışmaya davet ettiğini ilan etti. Konu, kullanılacak malzeme, ölçek ve benzeri kısıtlamaların olmadığı yarışmanın üç yıl süresi vardı. Yeryüzünde (belki extraterrestrial katılım da olacaktı, tam hatırlamıyorum) ancak çok kısıtlı, seçkin bir modelci grubunun başarabileceği bir tür “mortal combat”. Günlerce ve sayfalar dolusu yer tutan şak şak, yorum, fikir yürütme ve önerilerden sonra ne oldu bilmiyorum. O abi de zaten oldukça tatsız sonuçlanan bir tartışmadan beridir benim takipçisi olduğum forumlarda fazlaca görünmüyor. Ortamlarda zaman zaman yaptığı işleri basarak beğeni toplayan, ama bunları bilinen her foruma bastığı için tadını kaçıran abiler de vardır. Koro halinde takdir toplayan bu çalışmaların sunumu genel olarak, “keyifli seyirler”[3] dileği ile başlayıp, takdirlere verilen, “Maykılcım öpüyorum seni... Gelicem.... Vaşinktona...eh, bi hamburgerini yeriz artık....”, “Adolf, kardeşim... sağol... varol.. sizlere en ufak bir şey öğretebildikse...ne mutlu bizlere” türü sığ bir içtenlikle fermente olmuş cevaplarla biter. Objektif olmak gerekirse, gösterilen kötü değildir. Sıkı bir üretkenlik ve yüksek kalibrede işler görürsünüz çoklukla. Üstelik, modeli ile ilgili bir eleştiriyi dikkate alıp, yeri geldiğinde düzeltecek kadar da gerçek bir alçakgönüllülüğe, modelci duruşuna sahiptir. Bu abi’deki üsluptur, insanın beynini yerinden söküp, katı meyve sıkacağına atma isteğine neden olan.... Abi’nin taklitçileri sayesinde, forumlarda üslup ve klişe taklitçiliği diye bir olgunun varlığını da keşfetmeme sebebiyet verdiğinden kendisine ayrıca minnet duymaktayım. Taklitçilikten önce, biraz klişelerden söz etmek gerekli: Oldukça sık rastlanan ama, tanımı gereği fazla çeşitlilik göstermeyen bir olgudur. Genel olarak, “kolaylıklar dilerim” şeklinde kendini gösterenleri olduğu gibi, “keyifli bir modeldi” olanları da vardır. Birinci grupta hafif bir doğu mistizmi sezilir. Adam sanki model yapmayacak da, küffar üzerine sefer açıyor. Mistizmin sağlam bir öngörü ile gelecekten haber vereni de, kutunun veya çerçevelerin göründüğü resme bakıp “şimdiden çok güzel bir model olucaa benziyor” dur. Militarist söylemli ” Gazamız Mübarek Olsun” türlerini de tespit olasıdır. Gönül insanı, yaşam ve hobilerinden zevk alan birey üslubu da “keyifli bir modeldi” klişesinde şekillenir. Ortadaki sonuç boktan olsa da, bir şey diyemeyiz artık. Eleman keyif almış yapmış işte. Fakat bu klişeler içinde insanı en yaran, herhangi bir modelin bitişini, yeni modellerin gelişini “sabırsızlıkla” veya “heyecanla” beklemektir. Düşünün: Kış, hava kararmış, hafiften yağan yağmur camlara vuruyor. Gözüm karşı köşede yağmur altında bekleyen elemana takılıyor bir an. Maalesef bir süre önce yeni bir modele başladığımı kaçırmışım ağzımdan forumda. Heyecanlı ya, bekliyor sabahtan akşama. Köşede sigara üstüne sigara içerek... Arada gidip eczanede tansiyonunu ölçtürüyor aşırı heyecan yüzünden. Aceleyle pencereyi açıp haykırıyorum:
-Bittiiiiiiii ! Bitirdim efdördü !
Traşlı, yorgun yüzü mutlulukla aydınlanıyor. Sigarasından derin bir nefes çekip, karanlığın içinde kayboluşunu izliyorum....
Heyecanlı yapıya sahip bu model meftunları zaman zaman hızlarını alamayıp, başka bir klişeye kuvvet verirler: Usta binlerce fotografla belgeleyerek bir bölü bilmemkaç F-Bilmemne yapmıştır. “Ustam ellerin dert görmesin. Şimdi de senden F-Bilmem...şu...şu ve bir de....bekliyoruz, hatta Türk olsa, tadından yenmez”. Ya da; iki parçayı birleştirip verirsiniz fotoğrafı foruma, yazar eleman: “iyi gidiyor devam”!.... Yahu nerden biliyorsun iyi gittiğini? Devam etmek için senden icazet mi almalıyım? Ama sormaz, soramaz muhatap. Ona devam etmesi tavsiye edilmiştir. O kadar! Görsel klişeler de vardır. Birlikte geçirilmiş bir zaman varsa, bu durum çekilen fotograflarla belgelenir ve foruma basılır. Herhangi bir anlam taşıması, bir işleve hizmeti gerekmeyen bu fotograflarda görülenler genel olarak masa üstünde bira kutuları ve ilkokul çocuğu arsızlığıyla sırıtan elemanlardır. Son olarak, oldukça sevilen başka bir klişeden söz etmek istiyorum[4]. O da, bir proje için son derece acil bilgi ve malzeme talepleridir. Eleman: “Bilmemne uçağı üzerinde çalışıyorum, şu....şu tarih arasında uçağı uçuran pilotun ayakkabı numarasına çok acil ihtiyacım var “. Yazmak isterim: “Sevgili elemancan, işine yarayacağından emin olduğum şu linke bir bakıver istersen: www.bsktrgitnoolur.com” Olaya dahil olma hevesine tercüman tüm gevezeliklerin elektrik israfından öteye bir işlevleri yoktur aslında...Üzerinde binlerce satır yazmak mümkünse de, bu oldukça bakir inceleme alanını davranışbilimcilere bırakmak, sanırım akıl sağlığımız açısından en uygun olanı...
Ahmet Dönmez © 2008 [2] Hani, “diline vurmuş” derler ya. Onun gibi. [3] Nedir bu “Keyifli seyirler” ? Nasıl ? Böyle bir yazı ile karşılaşınca, hemen koşup robdöşambrımızı giyip, elimize de bir kadeh bir şey aldıktan sonra, gidip bilgisayar karşısında yumuşak bir koltuğa mı kurulmalıyız ? [4] Belki bunu “sonuçsuz, osuruktan teyyare üretimine yönelik projeler” bölümünde ele almak daha doğru. |
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |